Kendimiz gibi olmayanlara, bizden faklı düşünenlere tahammül
etmeyi herhalde sonunda öğreneceğiz. Ama bu iş galiba biraz zaman
alıyor.
Bir Suudi milyarder Cidde çevresindeki çölde görkemli bir saray
yaptırmış. Bu sarayın bahçesine bakması için de İskoçya'dan bir
bahçıvan getirmiş. Bahçıvana "Bu bahçenin İskoçya'daki bahçeler
gibi yemyeşil çimenlerle kaplanmasını ve ulu ağaçlarla bezenmesini
istiyorum" demiş. Bahçıvan da "Bu mümkündür, ancak çimenlerin
tohumlarını attıktan sonra günde üç defa 300 yıl sulamamız
gerekecek" diye cevap vermiş Suudi milyardere.
Zamanı hızlandırdık
Demokrasi de, hukuk da, insan hakları da, toplumsal hoşgörü de bu
çimler gibi 300 yıl sulandıktan sonra mı kök salıp yeşeriyorlar
acaba?
Aslında biz bu süreci biraz hızlandırdık. "Vesayetçi demokrasi"nin
hüküm sürdüğü yakın geçmişi hatırlayın... Seçilmişler için "Seçim
kazanmak" değil "Ayakta kalabilmek" daha ağırlıklı endişe konusu
değil miydi? Bir muhtıra veya bir kentte tankların yürümesi,
siyasetin dengelerini değiştirmez miydi? Seçim kazanmış AK Parti'ye
kapatma davası açılmadı mı?