Tahran'da Erdoğan, Putin ve Ruhani'nin katıldıkları "3'lü Zirve"nin İdlib'e ilişkin başarısızlığının nedeni, bu zirvedeki tüm görüşmelerin canlı olarak televizyonlardan yayınlanmasıydı.
Canlı yayın hatası
Bazılarına göre bir Alman atasözü, bazılarına göre de Alman devlet
adamı Bismarck'ın bir özdeyişi olan "Sosis imalatı ve siyasi
pazarlıklar halk önünde yapılmaz. İkisi de mide bulandırır"
deyişinin doğruluğu bu canlı yayın vesilesi ile bir kez daha
doğrulandı.
Erdoğan-Putin
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İdlib'de ateşkes yapılsın"
önerisinin Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından "Teröristler
burada değil ki, onlar ateşkese uymazlar" denilerek reddedilmesini,
belirli çevreler köpürttüler.
"Putin Erdoğan'ı nasıl bozdu" içerikli video klipleri o günden beri
YouTube'da dolaşıp duruyor.
Ders alınmıştır
Soçi'deki 3'lü Zirve Tahran'dan alınan dersle, kapalı kapılar
arkasındaki görüşmelerin ve pazarlıkların televizyonlardan canlı
olarak yayınlanmaları ile geçmiyor...
Ve bu zirvenin en ağırlıklı katılımcısının Cumhurbaşkanı Erdoğan
olduğunu söylememiz de gerekiyor. Çünkü Suriye'nin ve Rusya'nın
tutumlarında bir değişme olmazsa İdlib'i bekleyen insani facianın
doğrudan etkileneceği ülke Türkiye'dir.
Ölüm-kalım ikilemi
Bütün Avrupa'nın "Aman bize gelmesinler de ne yaparlarsa yapsınlar"
diyerek tribünden izlediği 3.5 milyon Suriyeli sığınmacıya Türkiye
kucak açmıştır.
Ve aynı durum, yani ölüm-kalım ikilemi İdlib'li Suriyeliler için de
tekrarlanmaya devam ederse, bunların sığınabilecekleri topraklar
Türkiye'nindir.
Olumlu işaretler
Soçi'nin Tahran'daki sonuçsuzluktan farklı daha olumlu bir netice
ile bitebilmesi ihtimali fazladır. Mesela Soçi öncesinde İran
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Suriye ordusunun
yapacağı olası bir operasyona İran'ın katılmayacağını söyledi.
İran'ın Suriye'de birçoğu paramiliter güçler olmak üzere 100 bine
yakın silahlı gücü olduğu tahmin ediliyor. Bunun gibi Rusya
Dışişleri Bakanı Lavrov da İdlib'deki siviller için bir insani
koridor açılması gereğinden falan söz etmeye başladı.