Pişkinlik konusunda dünya çapında bir yarışma açılsa, kim
kazanırdı dersiniz? Dün Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Merkez Yönetim
Kurulu (MYK) toplantısının ardından seçim sonuçlarını
değerlendirmesini izlemiş olsaydınız, bu sorunun cevabını bulmuş
olacaktınız.
Pişkinlik örnekleri
Bazı satırbaşları ile bu açıklamayı hatırlatayım:
"- Duvarın bir kısmını yıktık.
Aynı azimle duvarın geri kalan kısmını yıkacağız.
Bu seçimin tek kaybedeni AK Parti'dir." "-
Demokrasiye inanmayan bir insan tebrik edilemez. Tek adam rejimini
savunan tebrik edilemez. Nesini tebrik edeceğim. Bir diktatörün
nesini kutlayacağım."
"- Bu sonuç aynı zamanda parlamentoda iktidar partisinin
çoğunluğunu kaybetmesinin yolunu açtı. Dünün tek adamı bugünün
artık topal ördeğidir. Her istediğini yapamayacak."
İnce de başaramadı
"- Muharrem İnce çalıştı, genç, dinamik.
Mitingler yaptı, hepsi doğrudur.
CHP'den fazla oy alması da doğaldır.
Muharrem İnce'nin kendi ifadesiyle, daha fazla oy alması
gerekiyordu, yani beklentinin altında kaldı." Kılıçdaroğlu "İstifa
edecek misiniz" sorusuna da "Biz hiçbir zaman dış telkinlerle kendi
politikamızı oluşturmayız" diye cevap verdi.
Pişkinlikten kaçış
Kılıçdaroğlu'nun 24 Haziran seçimlerine ilişkin değerlendirmelerini
izledikten sonra sade Muharrem İnce'ye değil tüm CHP'lilere sabır
dilemekten başka yapacak bir şey yoktur...
En doğru olan bu gibi, pişkinlik durumlarını konu alan birkaç
fıkrayı hatırlayarak duyulan acıyı azaltmaktır...
- Ders yılı sonunda öğrenci babasına bir faksla durumunu şöyle
bildirmiş:
"Babacığım okullar kapandı.
Öğretmenlerim beni çok sevdikleri için sınıfta bıraktılar."
Yaşamak mı bu?
- Birinci sınıf öğretmeni tahtadaki bir harfi öğrenciye gösterip
"Bu harfin adı ne" diye sormuş. Öğrenci de "Harfi tanıyorum ama adı
bir türlü aklıma gelmiyor" diye cevap vermiş...
- Tıp fakültesinde ders veren hoca bir öğrenciye "Kurbağanın
kafasını kesersen ne olur" diye sormuş.
Öğrenci düşünmeden "Ölür" diye cevap vermiş. Hoca sinirlenip
bağırmış, "Geçen derste de anlatmadım mı? Kurbağanın kafasını
kesersen 24 saat daha yaşar." Bunun üzerine öğrenci, mahcup bir ses
tonuyla "Hocam, siz ona yaşamak mı diyorsunuz" demiş.