Türkiye'yi uzaktan izleyen bir ülkenin gazetesinde yorumcu
olsaydım, seçimden çıkan siyasal tablo üzerinde kim bilir ne
çeşitlemeler yapardım... "Türkiye'nin geleceği belirsiz" içerikli
ne yorumlar yapardım.
Şöyle bir düşünün... İngiltere'deki seçimler sonunda hükümet bir
türlü kurulamasa... Veya İsrail seçimlerinin sonucunda, bu ülke
hükümetsiz kalsa... Bu ülkelerin siyasi çıkmazlarına çözüm
aramaları bizi ne kadar ilgilendirirdi? Daha da ileri gidelim...
Komşumuz Irak'taki veya Suriye'deki trajik gelişmeler biz
Türkiye'de güvenlik içinde yaşayanlar için, çok uzaktaki olaylar
değil mi? Yunanistan'ın içinde bulunduğu ekonomik iflasın bireylere
ve ailelere yansıyan acılarını, kendimiz yaşıyormuşuz gibi
hissedebiliyor muyuz?
Ortak kaderimiz
Bu ülkede yaşayan, ortak geleceği paylaşmak durumunda olan
siyasetçi de, gazeteci de, farklı mesleklerin sahipleri de,
Türkiye'deki gelişmeler ecnebi gibi bakmak lüksüne sahip
değillerdir... Herkesin saplantıları, önyargıları ve hatta
kendilerinden farklı düşünenlere karşı besledikleri nefretleri
olabilir. Ama çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi, insanları ayıran
özelliklerin seslendirilebilmesi yanında, ortak özelliklerin ve
birleştiren niteliklerin önde tutulabilmesinin rejimidir.
Neler yaşadık...