Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin en temel öğelerinden biri de "İletişim"dir... Ülkeyi yöneten seçilmişler de, yönetime talip olan muhalif siyasetçiler de, sorunları ve bu sorunlara karşı önerdikleri çözümleri kitlelere inandırıcı biçimde anlatıp destek buldukları oranda, demokratik süreç sağlıklı gelişir. Özellikle terörle mücadele yüzünden ülke sorunlarının tümüyle ele alınıp, bunların çözümlerine dönük öneriler pek fazla tartışılmıyor. Teröre ve "Suriye Krizi"ne dönük odaklanma, diğer güncel sorunları adeta unutturuyor. Demokratik siyasetin hizmete dönük rekabet olduğu unutuluyor ve kamplaşma ve kavgacı üslup sanki sorunlara çözüm üretecek yöntemmiş zannediliyor. Ekonomide kriz beklentisi Özellikle yönetimde bulunanların, bu tabloyu değiştirecek söylemleri gündeme getirmeleri kaçınılmaz bir gerektir. Gerek global dalgalanmalar, gerekse Türkiye'yi etkisine alan yerel ve bölgesel gelişmeler, ekonomimizi ciddi bir dönüm noktasına getirmiş durumda. Çeşitli alanlarda faaliyet gösteren girişimcilerle konuştuğunuz zaman, bunların bir krizin endişesi ve hatta bunalımı içinde bulunduklarını hissedebiliyorsunuz. Tekstilden inşaata, dış müteahhitlikten turizme ve diğer alanlara yansıyan bir ciddi talep düşüşü var. Bankacılar Türk ekonomisinin yapısal sağlığının korunduğunu ve makro dengelerin bozulmadığını söylemekteler. Ama kimse yarını kesin olarak göremiyor.