Türkiye'nin ana sorunlarından biri de "Yazılı hafıza"nın
zayıflığı değil midir?
Hemen her gün gazetelerdeki "Dolar tarihi rekorunu kırdı"
şeklindeki haber başlıklarını görünce, yazılı hafızamızın zayıflığı
bir kez daha kanıtlanmıyor mu?
Özal reformları
Türkiye 1930'dan 1980'lere kadar ekonomiye egemen olan "Türk
Parasını Koruma Mevzuatı"ndan, bu mevzuatın buharlaştırıldığı Özal
reformlarına kadar "Döviz"e, sanki para değilmiş gibi bakardı.
1946'da, 1958'de, 1969'da yapılan büyük devalüasyonların nedeni,
dövizin bulunmamasıydı. Daha doğrusu Merkez Bankası'nda
ithalatçının ödemesi için transfer yapılacak döviz rezervi yoktu.
Buna karşı gerçek fiyatını verdiğinizde piyasadan istediğiniz kadar
döviz temin edebilirdiniz.
En pahalı döviz
Turgut Özal 28 Şubat kararları denilen reform paketi ile
kafalarımıza şu gerçeği yerleştirdi:
- En pahalı döviz ve mal bulunmayan döviz ve maldır. Fiyatları
serbest bıraktığınızda o döviz ve mal mutlaka bulunur. Aksi halde
piyasayı ve fiyatları karaborsa belirler.
Özal reformlarından sonra artık döviz krizleri yaşamaz olduk.
Merkez Bankası döviz kurları ile serbest piyasa kurları arasındaki
makas açılınca da, mesela iç borçlanma ile piyasadan Türk lirası
çekilir ve kurlar aynı olurdu.
Bu büyük reformu 28 Şubat postmodern darbesinin kadroları unuttular
ve doları sabitlediler. Sonuç onlarca bankanın iflası ve gecelik
faizlerin yüzde binlere çıkması ile döviz kurlarının katlanarak
artması oldu.