Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti İstanbul İl
Kongresi'nde partisinin "Diriliş Manifestosu" olarak nitelediği
manifestoyu açıklamasını dinlerken, 24 Haziran'ın hepimiz için ne
anlama geldiğini bir kez daha hissettim.
Sorumluluklarımız
Edirne'den Kars'a, İzmir'den Diyarbakır'a uzanan topraklarda
yaşayan bizler, günlük hayatımızın sorunlarını çözümlüyor,
tatilimizi yapıyor, evlatlarımız için uygun eğitim kurumlarını
araştırıyoruz. Güvenliğimizi tehdit eden sınır dışı kaynaklı
gelişmeler olduğunda, gözümüzü Ankara'ya dikip, ne yapılacağını
anlamaya çalışıyoruz.
Erdoğan'ın sorumlulukları
Ve biliyoruz ki geride kalan 15 yıldan bu yana bütün bu meseleler
Recep Tayyip Erdoğan'ın sorumluluğundadır... Bitmez tükenmez bir
enerji ile yeni hastaneler kadar yeni havaalanlarının da açılması,
yeni otoyolların ve köprülerle Boğaz-altı geçişlerin de hizmete
girmesi, Erdoğan'ın günlük mesaisinin yükümlülükleri arasındadır.
Filistinlilerin trajedisi Erdoğan'ın uykusunu kaçırmakta, PKK'ya
veya FETÖ'ye verilen Amerikan desteği ile Erdoğan
uğraşmaktadır...
Erdoğan'sız Türkiye istediler
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sevmeyebilirsiniz. Hatta bu sevgisizlik
nefrete de dönüşmüş olabilir. Ama beyninize hâlâ kan gidiyorsa ve
aklınız asgari düzeyde olsa da çalışıyorsa, bu dönemde "Erdoğan'sız
bir Türkiye"de neler olacağını görebilirsiniz. Erdoğan'sız
Türkiye'yi Gezi Kalkışması ile Güneydoğu'daki Hendek Komploları ile
ve nihayet 15 Temmuz darbe girişimi ile gerçekleştirmeye
çalışanları da biliyorsunuz.
Yaşarlarken teşekkür edelim
Ülkeye hizmet eden siyasetçilere, onlar yaşarken teşekkür etmenin
ve yaptıkları hizmetlere karşı onlar hayattayken "Vatan sana
minnettardır" diyebilmenin artık zamanı gelmiştir... Demokratik
siyasetin bir nefret değil bir hizmet yarışı olduğu bu şekilde
kabullenilir. 24 Haziran'da Recep Tayyip Erdoğan'ı ezici bir
çoğunlukla birinci turda Cumhurbaşkanı seçerek, bundan sonra ülkeye
hizmet etmeyi amaçlayarak siyasete girecek genç kuşaklara cesaret
veririz.