Kuşaktan kuşağa aktarılan ama gerçeklerle ilgisi olmayan
söylemlere "Şehir Efsanesi" denilmez mi?
İngilizcede "Urban Legend" denilen ve dilimize "Şehir Efsanesi"
biçiminde aktarılan düşünce balonları üretimi, sade toplumu değil
devleti de derinine etkiler, toplumsal ve siyasal kültürün bir
parçası olur.
Örneğin kendi tarihimize dönük yorumlarımızın pek çoğu "Osmanlı'nın
hoşgörüsü" üzerine kurulmamış mıdır? Buna göre Osmanlı
İmparatorluğu çeşitli dinlerin, mezheplerin, ırkların,
milliyetlerin bir arada özgürce yaşadıkları bir camiaydı.
Gerçekler farklıdır
Yıllar önce Tekirdağ'da yapılan "Balkanlar'da İşbirliği Kongresi"ne
katılan Herkül Millas Kongre'ye ilişkin gözlemlerini şöyle
yazmıştı:
- Türk konuşmacılar bazı metaforları çok sık kullanıyorlardı:
'Yörenin ortak tarihi', 'Osmanlı yönetimi süresinde barış süreci',
'Yüzyıllar boyu sürmüş mutlu beraberlik', 'Alicenaplığımız', 'Ortak
kültür ve gelenekler', 'Kaybedilen topraklar' gibi
metaforları...
- Oysa Osmanlı'dan koparak ulusal devletlerini kuranlar Osmanlı
dönemi ve yönetimini özlediklerini söylemiyorlar...
Türklerin ortak geçmiş konusunda çok doğal saydığı duygular onlarda
yoktur. 'Beraberlik ve barış süreci bitti' hayıflanması
değil, tersi vardır öteki ulus devletlerde: 'Nihayet
kurtulduk, hürüz artık, mutsuz dönem bitti.'