Rusya'ya yaptığımız ihracatın önemli bölümünü sanayi ürünleri
oluşturuyordu... Hatırlayın yaşadığımız yıllarda okullarda kutlanan
"Yerli Malı Haftaları"nı... Öğrenciler ailelerinin coğrafi
kökenlerine bağlı olarak kayısı, kuru fındık veya Antep fıstığı
getirirlerdi sınıflarına. Bugün bir okul "Yerli Malı Haftası"
yapmaya kalkışsa, bazı öğrencilerin otomobil, bazılarının
bilgisayar, bazılarının da iş makinesi getirmesi gerekecek...
Sınıflar endüstri fuarına dönüşürdü herhalde.
Bizi ne değiştirdi?
Türkiye aynı Türkiye, biz Türkler aynı Türkleriz. "Bürokratik
oligarşi"nin etkisizleştirilmesinin üzerinden çok yıl geçmedi...
Bizi ne değiştirdi ki, böyle dünyaya açıldık ve global rekabet
çemberine girdik? Mantar gibi türeyen gökdelenler, dünyadaki
örneklerinden farksız alışveriş merkezleri ve patlayan turizm, biz
Türklerin sanki yüzyıldır alıştığımız bir yaşam tarzının uzantıları
değil mi?
Sade biz mi böyle değiştik sanki? Kısa süre önce içe dönük ve dış
dünyaya düşman olan Çin, nasıl bir etkenle dünyaya açılıp, global
rekabet ortamına ağırlık koydu? Çin Komünist Partisi eski kadroları
ile yine var ve Çinliler de eski Çinliler değil mi?
Eyüp'ün sabrı
Kısacası kendi halkını da, ülkesinin gerçeklerini de, dünyayı da
tanımadan, sürekli aynı plağı döndürüp "Çok endişeliyim" ya da "Biz
adam olmayız" diyen bozuk gramofonlar, insan aklına saygısızlık
ediyorlar... Geri kalmışlığı bir kader olarak kabul ettiği
varsayılan ve "Eyüp sabrı" ile bu kadere razı olduğu zannedilen
Türk insanının da "Dünyalı" olduğunu görmezden gelenlere sadece
acınır. Ayrıca "Eyüp sabrı" da fıkra konusu değil mi?