Topu topu 27 gün kaldı seçimlere... Hepimiz ülkenin siyasi
kaderinin belirleneceği seçimlerin sonucuna kilitlenmiş
beklemekteyiz. Ama aslında bazıları için seçim yapmak gereksiz bir
uğraştır. Çünkü onlara göre Türk seçmeninin doğru ile yanlışı
birbirlerinden ayıracak zihinsel yeteneği ve kültür birikimi
yoktur. Onlar kendilerini burada barınmaya çalışan ve halkın kaba
davranışlarına tahammül etmeye çalışan seçkin bir beyaz azınlık
olarak görürler.
Bir bilseler
Bu beyaz azınlıkta birazcık tarih bilinci olsa, daha önce kendileri
tarafından tasfiye edilen gerçek azınlıkların kötü kopyaları
olduklarını görürler. Bir Yunanistan ziyaretimde eski İstanbullu
Rumlardan biri "Annem Heybeliada'daki çocukluğumda, sakın cahil ve
kavgacı Türklerle arkadaşlık etme diye beni uyarırdı" demişti...
Bunların kötü kopyaları olan şimdinin beyaz Türkleri de, ülkenin
ihtiyaçlarına ve cahil halkın beklentilerine değil, "Batı"nın
seçimler hakkında ne dediğine bakmaktadırlar.
Ah o Batı
Oysa o Batı yakın geçmişte neler yaşamamıştır ki? 1922-45 arasında
İtalya'nın Mussolini, Almanya'nın 1933-45 arasında Hitler
tarafından yönetildiğini hatırlamazlar bile. Burada herkesin can ve
mal güvenliği varken, 2'nci Dünya Savaşı'nda kaç milyon insanın
canını verdiğini düşünmezler. Filistinlilerin yaşadıkları trajediyi
uzaktan izlerken "Holokost"u hiç akıllarına getirmezler. O Batı'nın
Afrika'yı, Asya'yı nasıl yüzyıllarca sömürdüğünü hiç
irdelemezler.
Güneşte üşüyenler
Dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuşmasında birilerinden söz
ederken "Güneşte üşüyüp gölgede terleyenler" diye tarif etti
onları. Bunlar gerçekten öyledirler. Onlara kalsa Türkiye için
seçim de demokrasi de lükstür. Çünkü karar halka bırakılırsa
Menderes, Özal, Demirel ya da Erdoğan gibiler seçilir. Buna karşı
Londra'nın, New York'un, Paris'in gazetelerinin, dergilerinin
belirleyeceği isimler hiç oy almazlar.
Bunlara diyeceğim tek söz var... Allah Donald Trump gibi layığınızı
versin!