15 Temmuz'da yaşadığımız trajedi, uyanmamıza neden olduğu için, belki de yaşamamız gereken bir olaydı.
Aslında 15 Temmuz öncesi içinde bulunduğumuz duruma "Uyku" değil de "Görme özürlülük" veya "Ayıplı durumları kabullenmişlik" desek belki daha doğru olacaktır.
Örneğin FETÖ'nün devlet yapılanmasına sızdığını ve iktidardan pay istediğini 15 Temmuz'dan önce de bilmiyor muyduk? Devlet de bu gerçeği çok iyi bildiği için, kimin FETÖ'cü olduğunu ayrıntılı listelerle saptamış. 16 Temmuz günü bu listeler devreye sokuldu ve gözaltılar o anda başlatıldı.
Gerekçe bulunamaz
O ana kadar beklenmesine ne tür bir gerekçe gösterilebilir ki? Nitekim bu gerekçeyi şu ana kadar duymuş değiliz.
Bunun gibi PKK terörü karşısında devletin ve siyasetin yıllardır sergilediği kararsız durum da açıkçası kafa karıştıran nitelikte değil mi? Örneğin Fetullah Gülen'i ta Amerika'dan, Pensilvanya'dan isteyen bizler, hemen yanı başımızdaki topraklardan PKK'yı yöneten, gazetelere, televizyonlara demeçler veren ve ipini kopartan herkesin kolayca ziyaret edebildiği teröristlerin elebaşılarını yakalayıp Türkiye'ye getirmeye teşebbüs bile etmedik.
Yeniden uyumayalım