Sizin gibi düşünmeyen, size benzemeyen, farklı siyasi eğilimlere sahip her kişiyi "Rejim düşmanı", "Ajan" veya "Hain" olarak ilan ettiğinizde, sonunda iş çığırından çıkar... Bunun sonucu olarak "Eleştiri" ile "Hakaret" birbirine karışır. Siyasi rekabet "Ölüm kalım savaşı"na dönüşür... "Birlikte barış içinde yaşayalım" ilkesinin yerine "Ya sev, ya terk et" söylemi geçer.
Atılan taşlar
Sade bu ülkede değil dünyanın her ülkesinde iktidar olanlar her zaman eleştirilir. Tanzimat dönemi Sadrazamlarından Fuat Paşa'nın, parke döşenerek inşa edilen Bab-ı Ali Caddesi'nin kendisine atılan taşlarla yapıldığını söylediğini Mahmut Kemal İnan'ın "Son Sadrazamlar" kitabında okumadınız mı? Eleştirileri nefret söylemi haline getirdiğinizde, siz de aynı tür nefret söylemlerinin hedefi olursunuz. Attığınız eleştiri taşları ile teröristlerin kurşunları, sizinle aynı görüşü paylaşmayanlar tarafından bir tutulur. Bir noktadan sonra "Hain", "Rejim düşmanı", "Ajan" ilan edilebilirsiniz.
Casus avı
Herkül Millas'tan duyduğum bir fıkra vardır...
Garnizon kapısında nöbet bekleyen er, yoldan geçen birinden şüphelenir, yakalar ve "Bu kişi bir casustur" diyerek komutanının yanına götürür. Adam sorgulanınca gerçekten casus olduğu anlaşılır... Casusu yakalayan erin uyanıklığı takdir edilir. Başarısı ordu içinde duyurulur ve mükâfat olarak üç ay izin aldığı da belirtilir.