Yaşar Kemal'in bir romanının ilk sayfasında fotoğrafçı objektifi karşısında dizilmiş köylülere "Gülümseyin" der. Bir köylü de "Biz gülümsemeyi bilmiyoruz ki" diye cevap verir fotoğrafçıya...
Sonsuz yolculuğuna uğurladığımız sevgili Bedri Koraman'ın ardından yazılan en anlamlı yazı Murat Bardakçı'nın Habertürk'teki köşesindeydi...
Sade mizahı değil tüm yaşamı etkileyen bir hastalıklı oluşumu şöyle özetlemişti Murat Bardakçı: "- Eski politikacıların karikatürü hoş karşıladıkları, hattâ kendilerini hemen her gün konu yapıp eleştiren Bedri gibi karikatürcüler ile dost oldukları doğru idi ama o zamanın karikatürü ile bugünküler arasında büyük, çok büyük bir fark vardı.
Karikatür ve tebessüm
- Bedri Koraman için karikatür bir sanat, bir mizah vasıtası idi ve muhatabına asla hakaret etmezdi! Milliyetçi Cephe'nin en dağdağalı günlerindeki çizimlerinde bile politikacıların yüzlerinde hep bir gülümseme görülürdü, gazeteyi eline alıp Bedri ağabeyin o günkü karikatürüne bakan hemen herkesin çehresinde de mutlaka tebessümler belirirdi.
- Aynı âdet, yani hakaretsiz söz edememe aczi bugün sadece karikatüre değil mizahın hemen her alanına, köşe yazısına, siyasî demeçlere, sosyal medyaya ve hatta telefon mesajlarına kadar maalesef hakim olmuş vaziyette!"