Başta AK Parti olmak üzere siyasi partiler referandum kampanyasına dönük stratejilerini oluşturmaya çalışmaktalar. Siyaset mesleğinin profesyonellerine akıl vermek tabii ki bize düşmez ama bu stratejilerin ortak noktası "Akılcılık" şeklinde oluşturulursa, bundan hem demokrasimiz hem de toplumsal istikrarımız yararlanır.
Herkes değiştirir
Gerektiği zaman anayasaları değiştirmek ve sistemleri yenilemek her
ülke için söz konusudur.
Örneğin 2'nci Dünya Savaşı sonrası Fransa 1946'dan 1958'e kadar
neredeyse her üç ayda bir hükümet değişikliği yapılan bir ülkeydi.
Sonunda De Gaulle'ü çağırdılar ve yeni bir Anayasa ile 5'inci
Cumhuriyet dönemi başlatıldı.
Güçlü yönetim
Anayasa'ya yeni boyutlar getirecek olan değişiklik "Güçlü ve
kararlı yönetim" arayışını devamlı hale getiriyor.
Bunu da Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini artırarak gerçekleştirmeyi
içeriyor. Aslında bugün Türkiye'de kent yönetimlerinin şekillendiği
"Belediyeler"de bu model oldum olası var. Yani kent yönetiminde
istikrarsızlık ya da koalisyon kararsızlıkları olmasın diye,
belediye başkanları halk tarafından seçilir ve kenti onlar
yönetir.
Ama söz konusu ülke olduğu zaman kanun koyucularımız, kentlerde
aradıkları istikrarı pek düşünmemişler. Anayasa değişiklikleri ile
şimdi bu gerçekleşiyor.