Siyasal geçmişimizde yaşadıklarımızdan, başımıza gelenlerden
acaba neden hiç ders almayız? Siyasi rekabeti sürekli "Rövanşizm"
şeklinde algılayan ve "İktidar olursam sana gösteririm" demeyi
alışkanlık haline getiren kadroların kökleri kurumayacak mı
hiç?
Ne anayasal düzenin yok sayılması durumu ne de sosyo- politik kriz
ihtimali, bunların akıllarını başlarına getiriyor. Şimdi de
bunların kalıntılarının benzer içerikli davranışları gündemde değil
mi? Ama hep böyle oldu bu...
Kayıp yıllar
Turgut Özal Cumhurbaşkanı, Süleyman Demirel Başbakan
koltuğundaydılar 1991-93 döneminde. Onları bir masa başında sohbet
ederken görüntüleyen bir fotoğraf hiç kameralara yansımadı o
dönemde. Demirel'in ve Başbakan Yardımcısı olan Erdal İnönü'nün
eşleri, Çankaya davetlerini boykot ettiler. Oysa o dönemde Özal ve
Demirel uzlaşarak "Değişim Programı"nı sürdürselerdi 1990'lar
"Kayıp Yıllar" olarak geçmezdi. Müthiş bir sinerji doğardı. Türkiye
şimdi her açıdan başka noktada bulunurdu.
Ölü devlet adamları
Ama Demirel'in başında bulunduğu koalisyon olayı bir "Rövanşizm"
biçiminde ele aldı. Özal'ı yıpratıp bıktırmayı ve Demirel'in
"Tapulu arazisine gecekondu kuran" Özal'ı canından bezdirmeyi,
ülkeye icraat olarak sundular...