Bir ülkede seçim tarihi açıklandığı zaman, yabancı gözlemciler
genellikle belirsizliklerden söz eder. Seçim demokratik bir ülkede
değişimin aracı olduğu için, seçim sonrasına dönük varsayımlar
beraberlerinde kararsızlık olgusunu da getirir.
Sonuç hep aynı
Ancak yıllardır Türkiye'deki seçimler değişimi değil, AK Parti
iktidarının ve Erdoğan'ın liderliğinin devamını getiriyor. Bunun
nedeni herhalde sadece ana muhalefet partisi CHP'nin zayıf
olmasından kaynaklanmıyor.
Erdoğan'ın liderliğindeki AK Parti seçmen çoğunluğunun
beklentilerine cevap verdiği için, her seçimden en güçlü parti
olarak çıkıyor. Sonuçta Erdoğan'ın konumu Cumhurbaşkanı olarak daha
da güçleniyor.
Sürpriz yok
İki ay sonra haziranda yapılacak Cumhurbaşkanı seçiminden ve
milletvekili seçimlerinden sürpriz bir sonuç çıkmasını,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takıntılı olanlar da, AK Parti'ye asla oy
vermeyecekler de beklemiyor. Bu seçimlere ilişkin olarak şu anda
bilinmeyenlerden bazıları, oy oranlarının ne olacağı, CHP'nin
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ve Akşener'in İyi Parti'sinin
seçime katılıp katılmayacağıdır.
HDP gerçeği
Ancak AK Parti açısından en önemli bilinmeyen, Kürt seçmenlerin ne
oranda ve kimden yana olacaklarıdır.
Dün sabah AK Parti merkezinde milletvekilleri ile birlikte
kahvaltıya katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da HDP ile ilgili
olarak "Bölgede o partiye karşı büyük başarı elde etmek gerekiyor"
dediği haberlerde yer aldı. Erdoğan milletvekillerine, Doğu,
Güneydoğu ve Trakya'da performansın artırılması gerektiğini
söylemiş.
Farklı davranışlar
Türkiye vatandaşı Kürtlerin tümünün HDP'nin seçmeni olmadıkları
kesindir. Ancak Batının büyük kentlerinde yaşayan Kürt seçmenlerle,
Doğu ve Güneydoğulular seçim sandığına farklı siyasi eğilimleri
yansıtırlar. Mesela İstanbul'da yerel seçimde AK Parti adayına oy
verenler, genel seçimde HDP'ye oy kullanabilirler. Ama mesela
Diyarbakır'da yerel seçimde de HDP adayı oyları toplar.
Barzani gerçeği
Bu seçimlerin öncesinde "Açılım Süreci" sonrasında olup bitenler
yeniden değerlendirilmelidir. Örneğin PKK'ya da PYD'ye de karşı
olan Kuzey Irak Kürtlerinin lideri Barzani ile onların referandum
sürecinde atılan aramızdaki köprülerin onarılması, herhalde gündeme
gelmelidir. Böylece sorunun "Kürt sorunu" değil "Terör sorunu"
olduğu yeniden vurgulanmalıdır.
AK Parti ile MHP'nin ortak çizgileri olan "Milliyetçilik" ile "Çok
renklilik" bu şekilde bağdaştırılabilir.