Adam bara girip tezgâhın başına oturmuş... Barmene "Bana hemen bir bardak sek viski ver" demiş. Barmen adama viskiyi vermiş. Adam bir dikişte bitirmiş viskiyi ve barmene "Hemen bir tane daha ver" demiş. Bu bardağı da, daha sonra önüne konulan bardakları da nefes almadan dikip bitirmiş. Barmen meraklanmış, "Bir derdiniz mi var ki böyle aralıksız içiyorsunuz" diye sormuş. Adam "Unutmak için içiyorum" cevabını verince barmen "Neyi unutmak istiyorsunuz " demiş. Adam gülümsemiş ve "Unuttum" diye cevap vermiş.
Mümkün mü unutmak?
CHP'nin önseçim yaptığını görünce ümitlenmiş ve "Artık tek
seçicilerin merkezden belirlediği isimleri seçmenlerin oyladığı ve
buna seçim dediğimiz günleri unutmalıyız" diye düşünmüştüm. Ama
olayın devamını görünce ve önseçimlerde bazı isimlerin ne tür
düzenlerle engellendiğini görünce, "Galiba hiçbir şeyi
unutmamalıyız" dedim kendi kendime. Ve yine 1930'lu yıllara
döndüm...
O döneme ışık tutan kitaplardan biri de rahmetli Orgeneral
Fahrettin Altay'ın anılarıdır. (10 Yıl Savaş ve Sonrası/ İnsel
Yayınları, 1970) Bu kitaptan bir kez daha alıntı yaparak, hiçbir
şeyi unutmamamız gerektiğini hatırlatayım.