Türkiye'de gerçekleri çarpıtmayı amaçlayan "Algı
operasyonları"nın dayandığı mantık çizgisini biliyoruz... Buna göre
insanlar gördüklerine değil görmek istediklerine, duyduklarına
değil duymak istediklerine inanırlar.
Eğer bu bakış açısı doğru ise Güneydoğu kentlerini ölümlere
bombalara, kan ve ateşe mahkûm eden, bu kentteki insanların
hayatlarını cehenneme çeviren PKK terörü "Barış"ı temsil ediyor...
Ya da devletin yargısını, emniyetini ele geçirmeye çalışan,
imamları ile siyasetten pay isteyen FETÖ Örgütü de "Hizmet"i temsil
ediyor. Buna karşı başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere seçilmiş
iktidar ise, uzlaşmazlığın ve şiddetin temsilcileri...
Aklın çeşitleri
Peki bu algı operasyonları toplum katında etkili mi? Bu noktada
Montaigne'in "Başkalarının bilgileriyle bilgili olabiliriz ama
başkalarının aklıyla akıllı olamayız" içerikli gözlemini
hatırlamamız gerekiyor... Yani bize algı operasyonları ile sunulan
bilgilerin içerikleri ne ölçüde çarpıtılmış gerçekleri yansıtsalar
da, sonunda bu bilgileri kendi aklımızla değerlendiririz.
Aklıselim
Akılların en sağlıklı olanı da "Halkın aklı"dır... Yani seçmenin
kararıdır, kamuoyunun vicdanından çıkan karardır, "Aklıselim"
denilen o çizginin düşünceye dönüşmesidir... Türkiye'de bu büyük ve
doğru olanı seçmekte hiç yanılmayan aklın, toplumun geleceğin
kararttığını hiç görmedim. Bu nedenle her çeşit terörist örgütün ve
onları "Barış melekleri" olarak sunanların da, hüsranla bitecek bir
yolun yolcuları olduklarını görebiliyorum... Kısacası Türk
toplumunun geleceğini Kandil'e ya da Pensilvanya'ya teslim edeceği
yanılgısına düşenlere, sadece acıyorum.