Merkezinde Doğan Grubu'nun ve bizzat Aydın Doğan'ın bulunduğu
"Medya-Siyaset ilişkileri" yine yoğun biçimde tartışılıyor.
Öncelikle şu gerçeği kabul etmeliyiz. Türkiye gibi ülkelerde
"Devlet" çok güçlüdür. Ancak bu devletin gücünü bazen iktidarda
olan partiler, bazen darbe yapan askerler, bazen yargı ve her zaman
da "Bürokrasi" kullanır.
Gerçek bir "Kuvvetler Ayrılığı" olmadığı için, siyasal konjonktüre
göre kim o anda güçlü ise, o "Devlet"tir de. En yasa dışı eylemler
bile "Devletin rutin dışı işleri olabilir" denilerek
kabullenilmiyor mu bu coğrafyada? Gelişmiş demokrasilere bakılarak
bizde de var olduğu söylenen bir durum daha var... Buna göre medya
(yahut basın) ülkenin "4'üncü Kuvveti"dir.
Kaçıncı kuvvet
Bazı dönemlerde bunun abartıldığını ve basının bazı mensuplarının
kendilerini "1'inci Kuvvet" olarak gördüklerini de söylemeliyiz.
Elbet basın demokrasilerde bir kuvvettir. Ancak basın "Basın"
olarak kalmayı kabullendiği ölçüde kuvvet olarak da ağırlığını
korur. Neticede bir iktidar şu ya da bu şekilde gittiği zaman onun
yerine basın iktidar olmaz. Veya bir iktidarın "Seçim dışı
yollarla" gitmesi için, basının yayınlarıyla tek başına eyleme
geçmesi yetmez. Mutlaka diğer "Kuvvet"lerden biri ya da birkaçı ile
işbirliği yapması gerekir.