1'inci Dünya Savaşı ile gelen felaketlerin son günlerini yaşayan Osmanlı başkenti İstanbul'da, devrik Padişah Abdülhamid'in 1918'in Şubatındaki cenazesine yüz binlerce insan katılır. İmam cenaze namazından sonra cemaate "Merhumu nasıl bilirdiniz" diye sorunca, onu deviren İttihatçıların da içinde bulunduğu cemaat bir ağızdan "İyi bilirdik" diye cevap verir. Bunun üzerine Sadrazam Talat Paşa "Madem iyi bilirdiniz, o zaman niye devirdik" diye söylenir.
Siyasi yamyamlık
Siyaseti "Yamyamlık" mesleği olarak görenler bizde kuşaktan kuşağa hep var olmuşlardır. Bu nedenle siyasetçilerin "Bir idamlık, bir de bayramlık giysim var" demeleri hiç yadırganmamıştır. Hiçbir siyasetçiye o ölmeden "Devlet adamı" denilmemiştir.
Rakip siyasetçilerin birbirlerine alternatif olmak yerine birbirlerini yok etmeye çalışmaları yetmiyormuş gibi, "Düşünce adamı" olarak görülen farklı görüşlerin sahibi aydınlar da, her dönemde birbirlerini "Hain", "Satılmış", "Dönek" ve benzeri suçlamalara hedef kılmışlardır.
Ümmi değil ama cahil
Galiba bu noktada okur-yazar olmak ile cahil olmanın bir arada bulunabileceklerini de düşünmemiz gerekiyor. Gerçi kimse kendisinin cahil olduğunu kabul etmez. Hemen herkes her konuda kitaplar okur, haberleri izler, çeşitli konulardaki tartışmalara katılır, Ancak okuryazar olmak, sadece "Ümmi" olmamak demektir.
Eğer doğru kaynaklara ulaşamıyorsanız, okuduklarınız ve duyduklarınız sizi güdümlenmiş bir bilgi ortamında tutuyorsa ve beyniniz ezberlerle şekilleniyorsa, geniş anlamıyla siz de okuryazar bir "Cahil" olabilirsiniz. Çocukların masallarda anlatılanları gerçek sanması gibi, siz de bir masal dünyasının yetişkin çocuğu konumunda bulunabilirsiniz.