Sürekli cep telefonları ile konuşan, mesajlaşan insanlara bakarken, bu "Telefon" denilen aygıtı bulan Graham Bell'in kadersizliğini düşünüyorum.
Bell bir tel üzerinden sesi iletmeyi amaçlayan çalışmalarını yardımcısı Watson ile Boston'da sürdürürken, geliştirmeye çalıştığı aygıtın bataryasından pantolonuna asit dökülür. Yardımcısını kendisine yardım etmesi için "Mr. Watson, I want to see you" (Bay Watson, sizi görmek istiyorum) diyerek yanına çağırır. Bu çağrıyı Watson telefondan duyduğu için, tarihteki ilk telefon konuşması da, 1876'nın 10 Mart günü gerçekleşmiş olur.
İlk konuşma
Telefonu icat eden Bell'in bu aygıtla konuşabileceği sadece bir kişinin bulunmasına karşı, bugün hiçbir şeyi icat edemeyen milyonlarca kişinin, pantolonlarına hiçbir şey dökülmediği halde birbirleriyle konuşabilmeleri ve daha ötesi yazışabilmeleri kaderin garip bir cilvesi değil midir?
Ama HAYAT böyle bir şey neticede... CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bir yıl önce "Çatı adayımız" diyerek MHP ile birlikte Cumhurbaşkanlığına aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu'nu bugün "Çatı adayımız" diyerek CHP-MHP koalisyonuna Başbakan adayı olarak gösterememesi de, kaderin garip bir cilvesi değil midir?
Acaba ne döküldü?
Acaba Bell'in pantolonuna asit dökülmesine benzer bir şey olduğu için mi Kılıçdaroğlu MHP Genel Başkanı'na "Mr. Bahçeli, I want to see you" diyerek çağrıda bulunmuş ve CHP seçmenine, MHP'li bir ismi Cumhurbaşkanı adayı olarak sunmuştu? Yahut şimdi AK Partili Davutoğlu'nu CHP'nin de Başbakan adayı olarak görebilmesinin nedeni, seçim sandıklarından CHP için çıkan oyların oranının bunların pantolonlarında asit etkisi yaratması mıdır?