Açıkçası işimiz kolay değil... Terörle mi yoksa müttefiklerimizin bizi hedef alan saçmalıkları ile mi uğraşacağız? Ama biliyoruz ki, geçmişte de buna benzer durumlarla çok karşılaştık ve hepsini aştık.
İnsan beyni aynı anda dünü ve bugünü birlikte algılayamadığı için bugün yaşananlar sanki ilk kez oluyormuş gibi telaşlanıyoruz. 50 yılı aşkın süre Avrupa Birliği kapısında bekletildikten sonra, Avrupa Parlamentosu "Türkiye ile müzakereler durdurulsun" diye karar alırsa bunu ciddiye alabilir misiniz?
Bugün git yarın gel
Hani adam işini halletmek için her gün bir devlet dairesine gidermiş ve her seferinde görevli memur ona "Bugün git, yarın gel" dermiş. Ama adam yılmamış ve her gün aynı daireye gidip aynı memurun karşısına çıkmayı sürdürmüş. Sonunda bir gün memur adama "Bugün git, gelecek yıl gel" demiş. Adam da "Gelecek yıl saat kaçta geleyim" diye sormuş ona...
İşte böyle bir durumla karşı karşıya değil miyiz? Düşünün ki Kıbrıs Rum kesimi bile AB üyesi olmuş...
Karınca beyni
Neyse... Bu gibi durumları anlamak kolay değil. Çünkü insan beyninin kapasitesi sınırlıdır. Türkiye ile sözde müttefiklerinin ilişkilerindeki çarpıklıkları anlayabilmek için karınca beynine sahip olmak gerekir. Çünkü cüssesine kıyasla en büyük beyne sahip olan canlı karıncadır. Karıncanın beyni vücudunun toplam ağırlığının yüzde 6'sını oluştur. Bu yüzde insana uyarlanınca, kafamızın şu andakinden üç kat daha büyük olması gerekirmiş.
Bir başka gerçek de insanların beyinlerinin sadece yüzde 3'ünü kullandıklarına ilişkindir. Zaten aynı anda beyindeki nöronların yüzde 3'ünden fazlası kullanılırsa, bu kullanılan nöronları yeniden programlamak için, b