Önceki akşam bir dostlar sofrasında Sadun Aksüt'le birlikte genç seslerin icralarını dinliyorduk. Derken Musa Eroğlu'ndan dinlemeye alışık olduğumuz "Mihriban" türküsüne geldi sıra... Abdurrahim Karakoç'un büyüleyici dizelerine kapılmış, sanki sonsuzluğa yelken açmış gibiydik...
"Yâr deyince, kalem elden düşüyor/ Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor/ Lâmbamda titreyen alev üşüyor/ Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihriban."
Sadun Aksüt "Alevin üşümesini bir düşünün" dedi bana... Ben de "İnsan şairse karlar bile köz olur" diye cevap verdim. Tam o sırada söylediğim kanıtlanıyordu türkünün sözlerinde...
"Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne/ Kar koysan köz olur aşkın külüne/ Şaştım kara bahtın tahammülüne/ Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban"
Seçim yasakları
Biliyorsunuz... Dün seçim yasakları başladı. Bu yasaklar arasında kamuoyunun nabzını yoklayan anketlerdeki siyasi eğilim sonuçlarının açıklanması da var. Bu yasakları gözden geçirirken "Yasakların yanında keşke bir de yapılması zorunlu şeyler olsa bu dönemde" diye düşündüm... Mesela anketlerin bıraktığı boşluğu, şiirlerle doldurmak mecburiyeti getirilseydi medyaya...
Herkesin kendine göre öngördüğü muhtemel seçim sonuçlarına ilişkin çeşitlemeler yerine Attila İlhan'ın "Ben Sana Mecburum"unu bir kez daha okusaydık gazete sütunlarından.