İngiliz yayın kuruluşu BBC, Muharrem İnce'nin Türkiye'nin ana
muhalefet partisi CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a rakip aday
olarak gösterildiğini haberleştirdikten sonra "Ancak CHP geçmişte
yüzde 25'ten fazla pek oy alamamıştır" notunu eklemişti.
Burada önemli olan Muharrem İnce'nin adaylığının bir yabancı yayın
organı tarafından haberleştirilmesi değildir...
Önemli olan Türkiye'deki siyasi gelişmelerde dış dünyanın hangi
ölçüde katılımcı olacağının bilinmesidir.
Yabancı parmağı
Bilişim devriminin küçük bir köy haline dönüştürdüğü dünyada kimin
eli kimin cebindedir pek bilen yok.
Düşünün ki Trump'ın ABD'ye başkan seçilmesinin üzerinden bu kadar
zaman geçmesine rağmen, hâlâ başkanlık seçimlerine Rusya müdahale
etti mi diye tartışıp duruyorlar. Bizde ise siyasetteki yabancı
parmağını şimdiye kadar askeri darbelerde iyice hissetmiştik.
Son dönemde ise Amerikan Projesi olduğu iyice anlaşılan FETÖ
yanında, PKK'nın ve dolayısıyla HDP'nin dış dayanağı konusu da
gündemi işgal etmekteydi.
Bahçeli'nin uyarısı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin cumhurbaşkanı adaylarının
toplayacakları 100 bin imzanın sahiplerinin kontrol edilmesi
gerektiğini söyleyen uyarısı, gerçeklerin ışığında çok önemlidir.
Hiç umulmadık şekilde Kemalist bilinen ordu içinde Fetöist'lerin
daha çok olması hepimizi şaşırtmamış mıydı? Neticede gönderilen
bütün belgelere rağmen Fetullah Gülen'in Türkiye'ye iade edilmek
yerine, buradaki örgütünü Pensilvanya'dan yönlendirmesine göz
yumulması şaşırtıcı değildir.
Denetim şarttır
Bu nedenle bir Cumhurbaşkanı adayı grup kuracak konumda olmasına
rağmen 100 bin imza toplamak gibi eziyetli bir yolu seçiyorsa,
kamunun da bu imzaları denetlemek görevi olmalıdır.
15 Temmuz darbe teşebbüsü felaketini yaşamış olan bu ülkede
Bahçeli'nin uyarısı çok yerindedir. Kendinden emin olan adaylar bu
denetimi memnuniyetle kabul ederler...