1946'da ilk çok partili seçim sonrası TBMM'de, Demokrat Parti sayıca az ama etkin muhalefet yapan bir gruba sahipti. İktidardaki CHP'nin 397, Demokrat Parti'nin de bağımsızlarla birlikte 65 milletvekili vardı.
İşte o Meclis'in oturumlarından birinde, CHP'li bir milletvekili kürsüde orman köylülerini yerden yere vuruyor, "Bu köylüler ormanları tahrip ediyor, ağaçları kesiyorlar" diye yakınıyordu. Bu CHP'li milletvekilinden sonra söz alan bir Demokrat Partili milletvekili, kendinden önceki konuşmacıya şu soruyu sormuştu:
- Sayın milletvekili acaba ağaçların mı yoksa insanların mı vekilidir?
Şimdi biz de HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a buna benzer bir soru sormak durumunda değil miyiz?
PYD sözcüsü gibi
Küçükçekmece'de Elite World Hotel'de STK temsilcileri, inanç temsilcileri, iş dünyası temsilcileri ve partililerle bir araya gelen Demirtaş, Başbakan Davutoğlu'nun "PYD'yi iki defa vurduk, bir daha vururuz" sözlerine ilişkin olarak şöyle konuşmuş:
"- Ey Davutoğlu, her kuşun eti yenmez. Geçti o günler. PYD Fırat'ın batısına geçerse vururmuş. Senin tapulu toprağın mı orası? PYD ister batısına, ister doğusuna geçer. Orada Kürt halkı, o topraklar da Kürdistan'dır. Zoruna mı gidiyor? Kürtler Kürdistan'da özgürce dolaşırlar. Senden izin mi alacaklar? Bu kadar Kürt düşmanı."