Aklın, mantığın, hukukun ve siyasi ahlakın da, "Açılım Süreci" ile birlikte derin dondurucularda donduruldukları günleri yaşamaktayız.
Polisleri, askerleri vuran, yol kesip araçları yakan, karakollara bombalı saldırılar yapanlara "Terörist" diyemeyen siyasetçiler ve bunların paralelinde yayın yapan bir medya var.
Kökü dışarıda çeşitli örgütlerin bir bölümü yargı mensuplarını ve polisi kurşunlarına hedef kılmaktalar. Bir diğer bölümü de yargıya ve polise sızmışlar... Devletin imkânları ile darbe yapmayı, seçilmişlere karşı komplolar kurmayı planlıyorlar.
Onlar bizim gibi mi?
Ve bütün bu eylemlere siyasetten de, bir bölüm medyadan da destek geliyor.
Kopenhag Kriterleri'ni, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadını, siyasetimizin ve hukukumuzun en üst normları olarak kabul etmemizin sonucu böyle mi olacaktı?
Stratejik müttefikimiz Amerika kendisini hedef alan EL Kaide terörizminin beynini de, vücudunu da Pakistan'da bulup yok ediyor. Bin Ladin'in öldürüldüğü operasyonu, ABD'nin Başkanı, bakanları, generalleri naklen yapılan canlı yayınla ekranlardan izliyorlar. Bu görüntüler "Devlet gücü"nün kanıtı olarak medyaya da servis ediliyor.