Aklı başında olan, okuduğunu anlayan ve saplantıları ile değil
gerçekçi gözlemleri ile karar veren insanların, 16 Nisan
referandumunda anayasa değişikliklerine "Evet" diyecekleri
kesindir. Artık bunun bir rejim değişikliği değil sistem
değişikliği olduğunu hemen herkes biliyor.
Burada iyi niyetli kararsızların takıldıkları nokta neden
parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğidir.
Çünkü bu referandumda aklını ve gerçekleri değil saplantılarını
konuşturanlar, sanki biz Türkler Orta Asya'dan bugüne kadar hep
parlamenter sistemi seçmişiz gibi bir safsatayı
seslendiriyorlar.
Krizleri yarına mı taşıyalım?
Sanki çoğulcu demokrasiden amaç kuvvetler ayrılığını gerçekleştirip
hukukun üstünlüğünü egemen kılmak değil... İkide bir askeri
darbelerle kesilen ve cumhurbaşkanları ile başbakanların
çekişmelerine dayanan bir sistemi, "Bu bizim milli tercihimizdir"
diyerek bütün aksaklıkları ile yarınlara taşımak siyasetin amacı
olabilir mi?
Somut örnekler
Sanki Cumhurbaşkanı Atatürk ile Başbakan İsmet İnönü uyuşmazlık
içinde değildiler... Sanki Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Başbakan
Recep Peker karşı karşıya gelmediler... Başbakan Demirel ile
Cumhurbaşkanı Özal veya Başbakan Ecevit ile Cumhurbaşkanı Sezer,
müthiş birer uzlaşma örneği mi veriyorlardı?