Siyasetin belki de en önemli kararı, ekonomiyi evrensel
kanunlarından kopartmamaktır. Yani iç ve dış şartlar ne kadar
farklı olsalar da, ekonomiyi serbest pazarın dışına fazla
çıkartmayacaksın.
Bakın işte Türkiye örneği ortada duruyor...
Darbe girişimi, terör saldırısı ve müttefiklerin ihaneti gibi
olağanüstü olayları yaşadığımız 2016'da Türk ekonomisi yüzde
2.2'lik büyümesini sürdürmüş.
Durum ortada
Hatırlayın... Daha geçen haftalarda felaket tellalları doların 5
lirayı geçeceği kehanetinde bulunmaktaydılar.
Buna karşı dolar dün 3.64 TL'nin altına gerileyerek beş haftanın en
düşük seviyesini görürken, Hazine'nin gerçekleştirdiği 9 yıl vadeli
devlet tahvili ihalesine de üç kat teklif geldi.
Merkez Bankası tarafından dün açıklanan Ödemeler Dengesi verilerine
göre ise, aralık ayında doğrudan yabancı sermaye girişi 1 milyar
991 milyon dolarla 17 ayın zirvesine çıktı.
Başbakan'ın değerlendirmesi
Mali disiplinden asla taviz vermediklerini söyleyen Başbakan Binali
Yıldırım'ın şu sözleri sanırım aklı başında herkesin düşüncelerini
yansıtıyor:
"- Battık, batıyoruz diyen felaket tellalları sus-pus, hiç sesleri
çıkmıyor. Küresel dalgalanmalarla başlayan döviz kurundaki oynaklık
geçicidir, etkileri çok ama çok sınırlı kalacaktır.
Havaların ısınmasıyla birlikte ekonomide de demokraside de
ülkemizin ayak bağlarının hepsinden kurtulmuş olacağız."
Temel dersler
Siyasete heves edenlerin bu gibi durumlardan almaları gereken
dersler vardır. Bu derslerin bazılarını yine hatırlatalım:
- Ekonominin evrensel kurallarını uyguladığımız zaman ülkede
yokluk, karaborsa ve döviz krizi olmaz.
- Arz- talep dengesini asla bozmayacaksın.
- Fiyatları sübvansiyone etmeyeceksin.