G
aziantep'in mutfağı ile UNESCO'nun "Yaratıcı Şehirler Ağı"na girmesi aslında gecikmiş bir seçimdir... Bu " Yaratıcı Şehirler Ağı" (Creative Cities Network) 2004'te UNESCO Yürütme Kurulu'nun 170'inci toplantısında alınan karar doğrultusunda, dünyanın farklı ülkelerinden 116 şehrin katılımıyla kurulmuştu. Şu ana kadar UNESCO'nun gastronomi listesine dünyanın dört bir yanından sadece sekiz kent kabul edilmişti. Gaziantep mutfağının da katılması ile bu listenin anlam kazandığını söylemeliyim.
Büyük lezzetler
Herhangi bir dünyalıya bir sofrada "Altı ezmeli"yi, "Analıkızlı"yı, "Yuvalama"yı, "İçliköfte"yi, Pirpirimaşı"nı, "Alinazik"i, "Şiveydiz"i, "Frik pilavı"nı, "Malhıta köftesi"ni ikram edin... Tatlı olarak da "Künefe"yi, "Baklava"yı, "Katmer"i sunun. Bunları tadan bir dünyalı bundan sonra başka bir kentin mutfağını herhalde denemek istemez.
Kutlanıyor
UNESCO'nun da sonunda Gaziantep mutfağının farkına varması tabii ki bu kentin insanlarını sevindirdi. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'in "Dün nasıl Aziz Hoca Nobel'de Türkiye'yi temsil ettiyse bugün de Gaziantep, mutfağı ile Birleşmiş Milletler'e damgasını basmıştır. Şehrimize hayırlı olsun" diyerek Anteplilerin duygularına tercüman oldu. 25 Aralık'ta "Gaziantep'in kurtuluşu"nun yıldönümü kutlanırken, bu "Kültür zaferi" de geceye renk katacaktır.
Yerleşik kentlilik
Gerçekten de mutfak bir kentin kültürel kökenini de gösterir. Örneğin sebze yemekleri ancak aynı mekanda dört mevsim yaşayan kentlilerin mutfağında vardır... Bu açıdan Gaziantep mutfağı öncelikle yerleşik ve köklü bir kent uygarlığının somut yansımasıdır. Sebze yemekleri, kebaplardan daha fazladır. Meyvenin yemekte kullanılış biçimi, Fransız mutfağına taş çıkartır. Ayrıca mutfak kültürel zenginliği de kanıtlar. Mesela zeytinyağı tereyağı ile, pirinç bulgur ile bir aradadır Antep mutfağında...