Açıkçası Suudi Arabistan veya İsrail gibi ülkelerin insan
haklarını ve uluslararası hukuku hiçe sayan davranışlarının başta
Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere çeşitli devletler
tarafından doğal kabul edilmesi yüzünden dünyanın çivisi çıkmak
üzeredir... Amerika'nın bu ülkelerle yakınlığı, ne yazık ki mesela
Rusya'yı adeta kıskandırmakta ve mesela Rusya Federasyonu Devlet
Başkanı Putin de, Suudi Veliahdı ile ya da İsrail'li yöneticilerle
yakın olmayı marifet sanmaktadır.
Bizden taviz yok
Bu konuda Türkiye hiç taviz vermeyen doğrucu siyasetinden hiç
şaşmıyor... Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington Post için
kaleme aldığı makalede Cemal Kaşıkçı cinayetinin Suudi Arabistan
devleti içerisinde yuvalanmış bir çetenin işi olduğunu ve
Türkiye'nin cinayeti aydınlatmak için çabalarını sürdüreceğini
söyledi.
Cumhurbaşkanının çarpıcı cümlelerle değindiği noktalar şöyle:
Erdoğan açık konuşuyor
"-Kaşıkçı'nın öldürülmesi, 11 Eylül terör saldırılarını saymazsak,
21. yüzyılın en büyük ve tartışmalı olayı sayılabilir. Zira 11
Eylül'den beri hiçbir olay, uluslararası düzeni bu denli tehdit
etmemiş; dünyanın kabul ettiği kurallara meydan okumamıştır. Aradan
bir yıl geçmesine rağmen cinayetle ilgili bildiklerimizin hâlâ
sınırlı olması ise uluslararası toplumun üzerinde düşünmesi gereken
üzücü bir gerçektir. Suudi gazetecinin ölümünün tüm yönleriyle
aydınlatılıp aydınlatılmayacağı, çocuklarımızın nasıl bir dünyada
yaşayacağını belirleyecektir."
Panorama
Cumhurbaşkanı'nın makalesi Washington Post'da yayınlanırken,
BBC'nin "Panorama" programı da Kaşıkçı cinayetini
derinine işlemekteydi.
Cinayetin işlendiği İstanbul'daki Suudi Arabistan
Konsolosluğu'ndaki ses kayıtlarını dinlemiş olan İngiliz hukukçu
Barones Helena Kennedy, cinayetin tüyler ürpertici sahnelerini ses
kayıtlarından duyduğu kadarı ile anlatıyordu.
Cinayetin ayrıntıları
Kennedy, Kaşıkçı'nın "Bana iğne yapıp
bayıltacak mısınız" dediğini ve daha sonra başına
geçirilen bir naylon torba ile boğulurken çıkardığı sesleri ve
arkasından da ceset parçalanırken çıkan kemik testeresi seslerini
anlatırken, cellatların kahkahalarını falan da naklediyordu.
Programda İstanbul'a özel uçakla gelen Veliahta yakın isimlerin
diplomatik kimlikler taşıdığı da vurgulanıyordu.
Petrol şantajı
Ama biliyoruz ki Suudiler, dünyanın petrol ihtiyacını ön planda
tutarken ve Amerika'yı susturmak için milyarlarca dolarlık silah
alımları yaparlarken, bu tür ayıpları unutturuyorlar. Son olarak
Veliaht Selman, cinayetin talimatını kendisinin verip vermediği
yolundaki soruya "Kesinlikle hayır" ifadesiyle yanıt verdi ve
"cinayet Suudi hükümeti için çalışan kişiler tarafından işlendiği
için tüm sorumluluğu üzerine aldığını" vurguladı.
Prens, "Bu bir hataydı. Gelecekte böylesi bir şeyin yaşanmasını
engellemek için gerekli tüm adımları atmalıyım" dedi.
İran'a tehdit
Veliaht Prens, İran'a ilişkin açıklamalarında, "Dünya İran'ı
caydırmak için güçlü ve sert bir hamlede bulunmazsa, dünyanın
menfaatlerini tehlikeye atacak daha çok gerilim göreceğiz.
Tedarikimiz akamete uğrayacak ve petrol fiyatları hayatlarımızda
görmediğimiz şekilde, hayal bile edilemeyecek rakamlara fırlayacak"
ifadelerini kullandı.