Ortaokulda ve lisede derslerde öğretilen bilgilerin hayatta ne işe yarayacağı meselesini, o dönemlerde tartışmayan pek yoktur. Gerçekten de balıkların sindirim sistemini öğrenince bunu hayatta ne zaman kullanırız ki?
Ama öğretilen bütün bilgiler gereksiz değildir.
Örneğin fizik dersinde "Rezonans katsayısı"nı öğreniriz... Türkçesi "Titreşim katsayısı"dır bunun. Buna göre her cismin bir titreşim katsayısı vardı.
İnsanların ses tellerinden müzik enstrümanlarına, kulaklardaki kemikçiklerden, radyo ve televizyon yayınlarındaki dalgalara kadar uzanan her alanda, "Frekans"lar söz konusudur. Örneğin kristal şarap bardağının kenarına vurduğunuzda çıkan ıslık gibi ses onun rezonansını yakaladığınızı gösterir.
Uygun adım doğru değil
Dışarıdan verilen titreşim ile cisimlerin titreşim katsayısı tuttuğunda felaketler olabilir. Mesela bir köprüden uygun adımla geçen askerlerin adımlarının yarattığı titreşim ile köprünün titreşim katsayısı tutarsa, köprü sonunda çökebilirmiş.
1973'te ilk Boğaz Köprüsü açıldığında yüzbinlerce insan koşarak Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya geçmeyi deneyince, köprü titremeye ve beşik gibi sallanmaya başladı. Sonra hemen yayaların geçişi yasaklandı.