Anlaşılması çok zor olan durumlardan biri de "Gezi Kalkışması"na
kadar AK Parti'yi destekleyen ve Tayyip Erdoğan'ı tavizsiz savunan
bir kısım "Aydın"ın, nasıl olup da bir anda "anti- Tayyipizm"in
tetikçilerine dönüşmeleridir. Bu dönüşüm sadece şişirilmiş egoların
patlaması ile açıklanamaz. "Erdoğan bana danışmıyor" diyerek bir
anda dün söylediğinin tersini bugün söylemeye başlayanlar herhalde
azınlıktadır.
Bütün mesleki yaşamlarını "Kürt realitesi"nin kabul edilmesine
adayan bu bir kısım "Aydın", Erdoğan'ın başlattığı "Açılım
sürecini" hangi dürtü ile bir noktadan sonra "Öcalan Kürtleri
satıyor" söyleminde sabote etmeyi misyon edinmişlerdir? Yıllar boyu
"Resmi ideoloji"nin karşısında durmayı en büyük siyasi erdem olarak
sunan bu kesim, hangi güdülerle "Cahil halk"ın seçiminin ülkeye
yanlış yönetimler getirdiği savına sarılanlarla aynı safta yer
almışlardır? Dün halkçı görünen bu kesimdeki aydınlar, bugün her
çeşit devletçiliğin ve statükonun sözcülüğünü yapmıyorlar mı?