PKK'nın, Gülen Örgütü'nün marifetlerini izlerken, "Acaba bundan
sonra ne yapmayı planlıyorlar" diye düşündüğünüz olmuyor mu?
Bunların görmezden geldikleri şey Türkiye'nin ne Irak ne de Suriye
olduğu gerçeğidir...
İlkokulda okuduğumuz "Ayakkabının Teki" hikâyesi vardı...
Adamın üst kattaki komşusu her gece geç saatte ve sarhoş gelirmiş
evine... Adam tam uykusunun en derin yerindeyken, üst kattaki komşu
yatak odasında ayakkabılarını çıkartıp, yere atarmış. Çıkan gürültü
ile alt kattaki komşu uyanırmış. Alt kattaki adam bir gün
yukarıdaki komşuyu "Lütfen gece geldiğinde ayakkabılarını
çıkartınca yere atmadan sessizce koy" diye uyarmış...
Önce unutmuş
Üst kattaki komşu ertesi gece yine çok geç ve sarhoş gelmiş evine.
Yatağının kenarına oturmuş ve her akşamki gibi ayakkabısının tekini
çıkartıp, yere atmış. O anda aşağı kattaki komşunun ricası aklına
gelmiş. Ayakkabısının diğer tekini yere usulca koymuş... Sonra
yatıp, uyumuş.
Sabaha karşı kapı zilinin sürekli çalınması ile uyanmış. Kapıyı
açınca karşısında, alt kattaki komşunun geceliği ile dikildiğini
görmüş. Gözleri kan çanağına dönmüş alt kattaki komşu, ona
bağırmış.
- Ayakkabının öteki tekini de atacaksan at artık. Uyumak için onun
da yere atılmasını bekliyorum!
Devletin uykusu kaçmıyor
Tabii ki devlet bu hikâyede uykusu kaçan alt kattaki adam konumunda
değil. Güvenlik güçleri kendilerini üst katta zanneden yasadışı
eylemlerin faillerinin uykularını kaçırıyor... Ama hendekli
belediyeciliğin kentlerinde yaşayanların veya "Hayır işliyoruz"
sanarak FETÖ örgütüne kendilerini kaptıran saf ve temiz insanların
halini düşününce yüreğiniz yanıyor.
İlk anlattığıma benzemeyen ama yine "Ayakkabının teki" konulu bir
başka öykü daha okumuştuk ilkokulda.