Sanırsınız ki siyasetçiler hep küçük hesaplar peşindedir. Oysa
işadamları büyük tabloyu görürler ve ülkenin geleceğine dönük
endişelerle, siyasetçileri uyarırlar. TÜSİAD heyetleri Ankara'yı
ziyaret ettiklerinde bu endişelerini siyasetçilere aktarırlar ve
"Ülkenin yarınını ve istikrarı düşünüyorsanız hemen koalisyon
kurun" derler. Acaba gerçek böyle midir?
Çiller hedefteydi
Bu TÜSİAD'ın İstanbullu büyüklerinin holdinglerinin bugünkü mali
tablolarına bir bakın... İhracatta, kalitede, teknolojiyi
ürünlerine uyarlamakta gösterdikleri başarının kaynaklarına inin...
Otomotiv, dayanıklı tüketim, finans ve enerji alanlarındaki
başarılarının, kârlılıklarına birbirine yakın oranlarda katkı
sağladığını görürsünüz.
Hatırlıyor musunuz Türkiye'yi Gümrük Birliği'ne soktuğu için, 1995
sonrasında Tansu Çiller aleyhinde açılan kampanyaları?
Acaba o Gümrük Birliği olmasaydı, TÜSİAD'ın büyükleri bu rakamları
yakalayabilirler miydi?
Kurtar bizi baba!
Veya ANAP'la DYP'yi birbirine kırdırıp, sonunda merkez-sağı yok
eden hesabın sahipleri acaba kimlerdir? Ya da Özal Türkiye'yi
yeniden yapılandıran reformlarını gerçekleştirirken "Kurtar bizi
Baba" diyerek 1980 öncesi kadrolarını, başta Demirel olmak üzere
siyaset sahnesine yeniden sokanlar, TÜSİAD'ın ileri gelenleri ve
ileri gidenleri değil miydi? 1990'lara gelindiğinde Turgut Özal'a
ve ANAP'a karşı başlatılan medyatik kampanyanın dayandığı nokta,
Süleyman Demirel'i "Baba bizi kurtar" sloganı ile yeniden cilalamak
olmamış mıydı?