Amerika kıtası Kristof Kolomb'dan bu yana böyle bir tabloya sahne olmamıştır... Adını bu kıtadan alan devletin, yani Amerika Birleşik Devletleri'nin ileride bir gün gelip başkan seçilen kişinin tweet'leri ile savaşı ve barışı seçeceğini bu devletin kurucusu olan George Washington'a söyleselerdi, adamcağız herhalde "Bu devleti kurmamak daha doğru olacak" derdi...
Reagan bile daha tutarlıydı
Beyaz Saray, kovboy filmlerinin aktörü Ronald Reagan'a da ev sahipliği yaptı. Ama o sanki doğuştan bir devlet adamıymış gibi davrandı.
Konuşmalarında mizah unsurunu ön plana çıkartıp havayı hep yumuşattı. "Yıldız Savaşları" balonu ile Sovyetler'i gereksiz askeri harcamalara yöneltip iflas ettirdi ve bu ülkeyi rakip olmaktan çıkardı. Perestroika'nın Gorbaçov'u ile sıcak bir diyaloga girdi.
Kumarhane işleticisi
Şimdiki Başkan Donald Trump ise, bu göreve gelmeden önce müteahhitlik yanında Atlantic City'de kumarhane işletmeciliği yapmış ve iflası da yaşamış bir işadamıydı. Seçim kampanyasındaki gerçekten ölçüsü kaçmış sözlerinin ve vaatlerinin, Başkan olduktan sonra dengeleneceği zannediliyordu. Ama böyle olmadı. Ve şimdi ABD'nin iç ve dış politikası Trump'ın tweet'lerine bakılarak anlaşılıyor. Örneğin Dışişleri Bakanı Tillerson görevinden alındığını, Trump'ın tweet'iyle öğrenmişti.
Tweet'lerle yönetim
Bütün dünyayı global bir savaşın ürküntüsüne sokan Suriye'ye ilişkin son Trump tweet'leri ise sırayla şöyle: "- Rusya Suriye'ye giden füzeleri vurup düşüreceğini söylemiş. Hazır ol Rusya, çünkü füzeler geliyor. Güzel, yeni ve akıllı füzeler. Gazla halkını öldürmekten zevk alan bir hayvanla (Beşar Esed) ortak olmamalısın." "- Rusya ile ilişkilerimiz Soğuk Savaş dönemi de dahil en kötü seviyede. Bunun için bir neden yok. Rusya'nın ekonomisine yardım etmemiz için bize ihtiyacı var...