Önünüzde gelişme, istikrar, barış içinde bir arada yaşama ve
özgürlükçü demokrasi gibi tercihler dururken, belirsizliklere,
kargaşaya, gerginliklere rağbet eder misiniz? Ya da ideolojik veya
sınıfsal saplantılarınız olsa bile, yaşanan gerçekleri görmezden
gelmeniz doğal mıdır?
Düşünün ki 2001 krizinde 40 bin bankacı işsiz kalmış, 24 banka
batmıştı. Bugün ise Türk bankaları altın değerinde ve bankacılık
yükselen değer. Ama bunun için Tayyip Erdoğan'a teşekkür eden
yok...
Teşekkür borçları
Bunun gibi İsmet İnönü Türkiye'yi 2'nci Dünya Savaşı cehenneminin
dışında tutmayı başarmıştır. Ayrıca çok partili demokrasiye
geçerek, kendi isteği ile "Tek başına iktidar"dan feragat
edebilmiştir. Bütün eleştirilecek ve hatta kınanacak uygulamalarına
rağmen, İnönü Türk tarihinde bir teşekkürü fazlasıyla hak etmemiş
midir?
Adnan Menderes "Halk"ı hem siyasette, hem ekonomide devreye
sokmuştur. Türkiye'de bir "Girişim gücü"nün var olduğu Demokrat
Parti döneminde anlaşılmıştır. Koçlar, Sabancılar, Eczacıbaşılar, o
dönemde Türk sermaye kesiminin öncüleri olarak sanayi yatırımlarına
başlamıştır. Menderes'in ve Demokrat Parti'nin bütün eleştirilecek
ve hatta kınanacak uygulamalarına karşın, onlara da teşekkür
borcumuz yok mu?