Safsatadan ve zırvadan öteye gitmeyen iddiaları ve söylemleri
ciddiye alanlarımız da var... Genel olarak "Cahil" şeklinde
nitelememiz gereken bazılarının söylemlerine kendilerini
kaptıranların sayıları da az değil...
Geçen yaz bir sahil kentinde akşam yemeğine davetliydik. Masada o
kentin Cumhuriyet Savcısı ve yoğunlukla yargı imamlarının
eylemlerine yazıları, kitapları ile destek veren bir gazete yazarı
vardı... Sofraya oturur ve konuklar kendilerini yanlarında
oturanlara tanıtırken, Savcı kendisini o gazeteciye "Ben bu kentin
Cumhuriyet Savcısı'ıyım" diyerek ismiyle tanıttı. Hemen her gün
hukuk içerikli yazılar yazarak yargıdaki Pensilvanya ağırlığını
savunan yazar da "Ceza mahkemesinde mi savcısınız" diye sordu
kendini tanıtan Savcı'ya... Savcı da gülümseyerek "Herhalde hukuk
mahkemelerinde savcı bulunmadığını tahmin edersiniz" diye cevap
verdi...
Zırvalar tükenmez ki
Bu tür uzman gazetecilerin böyle vakaları o kadar çok ki... Bunlara
örnek olacak o türdeki gazeteci yıllar önce o dönemde Başbakan olan
Süleyman Demirel'e rakip bir adayı tutarken "Demirel Fırat ve
Dicle'nin sularının sınır dışına akmalarına seyirci kalarak vatana
ihanet ediyor" benzeri bir şeyler yazmıştı. Bu yazı üzerine Demirel
bu kişiyi çağırmış ve "Sen Fırat'ın, Dicle'nin debisini rejimini
biliyor musun? Bu suları cebime mi doldurayım? Bunların sularının
yolunu kessem kaç saatte nereleri su basar hiç düşündün mü"
demiş.