Gazetem POSTA’da birkaç gün önce şarkıcıların yılbaşı programı için alacakları ücreti anlatan bir haber yayınlandı. Magazin servisimizin titizlikle hazırladığı bu haberi gündemde görünce önce inanamadım. 2 saatlik konser için 1 milyon, 900 bin gibi rakamlar vardı çünkü. Ama haber doğruydu. Hatta fazlası var, eksiği yoktu. Bu ücretlerle ilgili birkaç tanıdığıma telefon edince inanılmaz rakamlar duydum. Ünlü bir erkek pop şarkıcımız Cumhuriyet Bayramı konseri için masraflar hariç 1 milyon 200 bin lira talep etmiş mesela.
Bu durumda yılbaşında bir yerde sahneye çıkıyorsa büyük olasılıkla 1.5 milyon lira falan ister diye düşünüyorum. Hadi belediye konserlerini anlıyorum, kültür-sanat bütçeleri, sponsor destekleriyle ücret karşılanabiliyor. Ama 200-300 kişilik mekanlarda 1 milyon, 900 bin, 700 bin gibi ücretler talep etmek de ne oluyor? Talep edilen bu ücretler vatandaş için eğlenceyi çok pahalı bir noktaya getiriyor.
Hadi gelin insaflı davranalım. 500 bin lira alan bir şarkıcı, 1000 kişilik salonda sahneye çıksa, kişi başı maliyet 500 TL oluyor. E gittiğiniz yerde bir iki kadeh içip bir şeyler yeseniz en az 1000 TL’lik oluyorsunuz. Kusura bakmayın ama buna ‘fahiş fiyat’ denir. Bu fiyatlar böyle devam ederse yakında bankaların ‘konser kredisi’ diye yeni bir kredi türü çıkarmasına hiç şaşırmayacağım.
‘C KUŞAĞI’
Kozmetik işi yapan Selin Ciğerci, bir sohbette Özdemir Erdoğan’ı, Uğur Yücel’i, Alpay’ı tanımadığını söylemiş. Sonra da “Ben dizi izlemediğim için oyuncuları tanımıyorum. Birini tanımam için magazinel olması gerek” demiş. Bu üç ismi ‘dizi oyuncusu’ olarak görmesine mi kızalım, magazinel olmayan hiç kimseyi tanımamasına mı üzülelim bilemedim.
Benim asıl takıldığım nokta sözlerini savunurken “Ben Z kuşağıyım” demesi. Bir kere hanımefendi 1984 doğumlu olduğu için ‘Z kuşağı’ değil, bir önceki jenerasyonda. Yani ‘Y kuşağı’nda. Şu anki ‘Z kuşağı’ zehir gibi. Saydığı isimleri de tanıyor başkalarını da.