Kadim dostlarımdan biri ile telefonlaştık geçen gün. Geçtiğimiz şubat ayında ikinci evliliğini yapmıştı, şimdi boşanıyormuş. Oysa yeniden bir evlilik için yıllarca beklemiş, birçok teklifi geri çevirmiş, ruhuna en uygun kişiyi aramıştı. Evlenirken çok mutluydu, “Nihayet tam istediğim gibi biri çıktı karşıma. O da benim gibi daha önce evlilik geçirmiş. İkimizin de yetişkin çocukları var. Çok iyi anlaşıyoruz” demişti. Neden boşanma aşamasına geldiklerini sorduğumda verdiği cevap çok üzdü beni.
Eşinin davranışlarının nasıl değiştiğini, çektiği eziyetin artık dayanılamayacak noktaya geldiğini anlattı. “Hep düzelir diye bekledim. Onu sevdiğim için bazı şeyleri görmezden geldim. Ama artık katlanamıyorum” dedi ağlayarak. Acele bir karar vermemişti oysa. Yani o insanla hiç tanımadan evlenmiş değildi.
Bu pandemi dönemi birçok çift için kötü geçti. İnsanlar, aynı evin içinde uzun süre kalınca aslında üzerini örttükleri kötü yönleri ortaya çıktı sanırım. Arkadaşım, bizim de desteğimizle bu durumu atlatacak. Güçlü bir kadındır, başarır. Onun nezdinde, aynı durumda olan ve “Nasıl kurtulacağım?” diye soranlara bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
BU YÜKÜ TAŞIMAYIN
İnsanlara verdiğimiz değerin ölçüsünü kendimiz belirleriz. İşte bu nedenle bazen, bazılarına hak etmediği halde fazla değer veririz. Bunun nedeni ona duyduğumuz zaaftır çoğu zaman. Bir şeyine takılıp kalmışızdır. Dünyanın en büyük kötülüğünü yapsa da o zaafı aşamadığımız için gözümüzde değerini yitirmez. Ama bu insana büyük bir yük yükler aslında.
Bunu taşımak gerçekten çok zordur. Sen değer vermeye devam ediyorsundur ama aynı değeri görmüyorsundur. Her geçen gün omuzların biraz daha çöker. Bu yükü taşımak gitikçe imkansız hale gelir. Kurtulmak istedikçe daha da ağırlaşır, ne yapacağını şaşırırsın. Sürekli bir mucize beklersin, “Bir şey olsun da kurtulayım bu yükten” diye. Oysa mucizenin kendisi sensindir.