Dozunda kıskançlık davranış bozukluğudur ama aşırısı çok daha ciddi bir hastalıktır. Mekandaki o adamınki ise ‘hastalıklı’ seviyeye doğru ilerleyen bir kıskançlık gibi görünüyordu. Ortada kıskanılacak bir durum yoktu, zaten o kadının da bu adamla en ufak bir ilgisi yoktu.
Amatör olarak DJ’lik yaptığımı beni takip edenler bilir. Gitmekten hoşlandığım bazı mekanlara setimi kurup, oluşturduğum listelerle hem o mekandaki insanları, hem de kendimi eğlendirmeyi seviyorum. DJ kabini, benim için yoğun işimden arta kalan zamanlarda nefes alma alanı olduğu kadar aynı zamanda bir ‘gözlem kulesi’ işlevi görüyor.
Bir eğlence mekanında dakikalar ilerledikçe insanların ‘gerçek kişilikleri’nin ortaya çıkışını gözleyerek edindiğim izlenimler, bu yazıların dayanak noktası oluşturuyor çoğunlukla. İşte yine böyle bir gecede, DJ kabininde, geçmişin esintilerinden günümüzün eğlenceli parçalarına doğru müzik yolculuğumu sürdürürken mekana kadınlı, erkekli yaklaşık 30 kişilik bir grup girdi.
20’li yaşların ortalarında oldukları belli olan bu grup aynı işyerinde çalışan bireylerdi. Belli ki çalıştıkları yerin düzenlediği yemekten çıkmışlar, protokolü evlerine göndermişler, sonra da “Hadi geceye devam edelim” deyip bizim mekana gelmişlerdi. Epey neşeli olmaları benim de hoşuma gitti. Çaldığım şarkılara hem sesleriyle, hem de danslarıyla eşlik ediyorlardı.
SÜREKLİ GELİYORDU