“Yalıma mazot alacak, Paris’e gidip saç boyatacak para bulamadığım zamanlar oldu” dedi ya, kimisi epey eleştirdi kendisini.
Vay efendim millet yiyecek ekmek bulamazken, Banu Alkan bunu nasıl söylermiş falan filan... Bu eleştiriler Banu Alkan’ın umurunda bile değil.
O, daha ilk günden beri üstlendiği ‘zengin ve güçlü’ rolünü başarıyla oynuyor. Fakirliği anlatırken bile üst perdeden, sıradan insanları ezerek anlatıyor.
Biz zavallı ölümlüler de yalıların bir zamanlar mazotla çalışan kaloriferle ısındığını bu sayede öğreniyoruz.
Oysa biliyoruz ki Banu Alkan hiçbir zaman bir yalının sahibi olmadı. Kirasını erkek arkadaşının verdiği bir yalıda bir süre oturdu hepsi o kadar.