Tarihte görülmemiş, destansı bir Kurtuluş Savaşı'nın sonucu olan cumhuriyetin kuruluşunun 97. yıldönümüydü dün...
Yeryüzündeki bütün uluslara örnek olmuş bir Milli Mücadele sonucunda emperyalizmin yanısıra, bağnazlık, yoksulluk ve cehaleti de yendi 29 Ekim...
Çünkü yokluk içerisindeki bir ordunun Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki başkaldırışıydı cumhuriyetin kuruluşu...
Ancak son yıllarda 23 Nisan'ın da, 19 Mayıs'ın da, 29 Ekim'in de, 30 Ağustos'un da ne yazık ki tadı kalmadı...
2002'den bu yana aydınlanma karşıtı icraatlarla, cumhuriyete- laikliğe- Atatürk'e adeta bayrak açılan bir süreçte, ülkenin yalnızca eğitim sistemi, bürokrasisi, gelir kaynakları ve Devrim Kanunları değil, milli bayramları da ne yazık ki ağır biçimde darbelendi...
Atatürk'ün adının stadyumlardan, cadde ve bulvarlardan silindiği, Tevhid-i Tedrisat'ın yerle bir edildiği bir ülkede, 100 yıl sonra bile emperyalizmin uşakları haline gelenlerin Atatürk ve laiklikle savaşa giriştiği bir dönemde, ulusal bayramların coşkusunun- heyecanının- tadının tüketilmesi için ne yazık her şey yapıldı...