Çocukluğumdan itibaren, Urfa sıra gecelerinde dinlediğim o yürek yakan "gazel"in düşündürücü sözleri hep aklımdadır... Yürek hangi zaman dara düşse, baş ne zaman sıkışsa, çelişki yaşamı ne zaman hapsetse o hüzünlü ve ders veren gazelin sözlerini de anımsarım... Hele de "akrebin bile akraba"ya yapmayacağı olayları duyduğum zaman ısrarla aklıma düşer o gazel...
İnsanlığın; yani sevgi, saygı, iyilik ve güzelliğin rotasının değişmeye başlamasıyla birlikte, bizi bizimle bir tutan değerlerin sarsıldığını hissettiğimde de hep 'akrep'le 'akraba'yı yoldaş edinen o gazele sığındım...
Çünkü o gazeli her dinlediğimde, kavganın tohum gibi zihnimize savrulduğunu, yaşamın bize sunduğu olanaklarla çatışmaya başladığımızı ve ne yazık ki çıkarların birbirine düşürdüğü güçler yüzünden insanlığın helak olmaya sürüklendiğini de anlarım!..
Evet; dünya üzerinde kavga ne yazık ki türkülerin, gazellerin ve hoyratların anlatamayacağı kadar büyük!.. Hem de çok büyük!..
Oysa kavga değil aslında, ardındaki zulüm, rant ve kin büyük!..
Cehalet çukurunda bocaladıkça büyüyen, büyüdükçe batan, battıkça kirlenen, tiksindiren, utandıran yüz kızartan ve lanet ettirten bir zavallı kavgadır bu!..