Kendi sorunlarında boğulurken ve ısrarla suni gündemlerin tuzağına düşerken, ne kadar da vurdumduymaz bir memleket oldu Türkiye...
Açlık ve sefaletin, duyarsızlıkla boşvermişliğin cenderesinde sıkışan ve elit bir tabakanın dolar- euro- altın içinde yüzdüğü, yoksulların ise çöplükten yiyecek topladığı bir zavallılığın ortasında çırpınıyor Türkiye...
Bu ülkeye ilk kez gelen ya da memleketin ahvalini dışarıdan seyredenler, siyasetin ve yandaş medyanın çizdiği toz pembe sahte tablolara bakınca, mutlu- müreffeh insanların yaşadığını falan düşünebilir Türkiye'de!..
Oysa yandaş müteahhitleri zengin eden yap-işlet- devret tesisler, yolcu garantili köprüler, hasta garantili hastanelerin en ağır yükünün yoksulun sırtına bindirildiği bir coğrafyada çizilen toz pembe tabloların arkasında gri, karanlık, köhnemiş ve paslanmış manzaralar da var...
İşte "bütün tershanelerine girilmiş, bütün kaleleri zaptedilmiş" o vahim manzaraları, sahte birer görüntüyle tersyüz etmek için çırpınan bir siyasetin yarattığı pervasızlık da vuruyor ülkeyi...
Bir zamanlar "kendi kendine yeten yedi ülkeden biri" olan o eski Türkiye'den zerre kadar eser yok artık...