Haddini aşmak, hesabını bilmemek, geleceği görememek, arkasını düşünmemek, plansız hareket etmek ve özetle boyundan büyük işlere kalkışmak...
Bu özdeyişlerin müthiş karşılıkları da var dünyada... Örneğin; yaş tahtaya basmak, oyuna gelmek, yüzüne gözüne bulaştırmak, iflas etmek ve de “hızla uçuruma” giderken mecburen “teslim” olmak!..
Hangi olaylar ve gerekçeler getirdi akıllara acaba yukarıdaki deyimleri?.. Türkiye’nin yanıbaşında, son 27 yılda adeta ayakta durmak için kıvranan ve kanlı yollarda başına gelmedik kalmayan Irak’tan başkası değil tabii ki!..
Peki, nedir sürekli kan damlayan o ithal hançerin Irak coğrafyasının bağrında her an acımasızca çevrilmesinin sebebi?..
Masum Kürtlerin topluca zehirlendiği Halepçe katliamının gazabı mı dersiniz, bir türlü devlet olamamanın vahim sonuçları mı, yoksa Ortadoğu’nun boynunda yağlı kementle dolaşan derin talihsizlik mi acaba?..