Ülkeleri siyaset yönetiyor ama siyaset de batırıyor... Strateji yoksunluğu, memleketçilik- adamcılık siyaseti, deneyimsiz-liyakatsız kadrolar ve altyapısız politikalar yalnızca ülkeyi değil, rejimleri yöneten siyaset kurumlarını da yıpratıyor...
Hep söylüyoruz ya; bir siyaset kurumunda sürekli başarı varsa, rakiplerinde de kesinlikle başarısızlık vardır... Hele de bu başarısızlık, yazının başındaki yetersiz kadro- plansız siyasetle sürekli "hezimet"e dönüşüyorsa, hiç kuşkusuz her alanda değişim de şarttır...
Yalnızca kadrolardaki bir değişim beklentisi değil, aynı zamanda ufuk açan politik yaklaşımlar, seçmeni çekmek için stratejiler de etkili bir değişim geçirmek zorundadır...
"Olmazsa ne olur peki" diye sormayın, yazının başında vurgulanan beklentinin tam tersi kaçınılmaz olur; Hezimet... hezimet... hezimet...
Evet; 31 Mart seçimleri AKP'nin siyaset oyunlarını değil, muhalefetin beceriksizliğini ve ondan kaynaklanan siyasal kısırdöngöyü, çaresizliği - umutsuzluğu da aşmaya mecburdur...
Çünkü yalnızca AKP iktidarının sarsılabilmesinin zemini değil, aynı zamanda muhalefetin kendine gelmesinin de belki son mücadele dönemeci olacak Mart sonundaki yerel seçim...