Memleketin her alanda çıkmaza girdiği bir dönemde, siyaset denilen kara tiyatro sorunları iyice derinleştirirken, ne yazık ki mühendisinden tıp adamına, hukukçusundan öğretmenine, çiftçisinden çobanına ve öğrencisinden ev hanımına kadar toplumun dilinden de düşmüyor...
Oysa siyaset ülkelerin yönetiminde ve sorunlarının çözümünde en etkili söz sahibi gibi görünse de, bir yandan da sorunları kışkırtıyor ve tüm bu sıkıntıları göstermemek için utanmazca bir takiyeyi dayatmaya devam ediyor...
Peki; toplumun "siyaset"le adeta uyuşturulduğu bir ülkede, millet, vatan ve ulusal zenginlikler neleri kaybediyor acaba?..
Yanıtı nettir bu sorunun; siyasetin bir yandan tükettiği, diğer yandan da geride kalanları yaşatmak için hiçbir şey yapmadığı bir ülkede, vahamet "doğa" üzerinden de insanlığın geleceğini vuruyor...
Velhasıl, yollar, köprüler, havaalanları, oteller, devlet yöneticilerine köşkler yapmak için orman katliamlarının yapıldığı, göllerin kurutulduğu ve tarihi eserlerin pervasızca yağmalandığı bir ülkedir Türkiye...