İnsanlığın bu kadar ayaklar altına alındığı, insan onurunun bu kadar çiğnendiği ve insan canının da bu kadar ucuz olduğu bir vahim döneme sahne olmamıştır dünya...
İnsanlık; tarihin hiçbir döneminde, bir hiç uğrunabu kadar heba olmamıştı ve insanoğlu belki de ilk çağlardan bu yana hiç bu kadar zulüm ve öfke altında yok edilmemişti...
Çünkü insanlığa karşı cinayetlerin barbarlığa bile rahmet okutacak şekilde, canavarca hislerle sürdüğü bir acımasızlık ve ihanet dönemidir bu dönem...
Ve yine hiç kuşkunuz olmasın; din, mezhep ve aşiret egemenliğinin insanlığı adeta köle yapmaya başladığı her dönemde, “insan” denilen varlık en çok Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde kıyıma uğradı, uğramaya da devam ediyor...
Raslantı mı sizce, “katliam” diye ifade edilen en büyük vahşetlerin Ortadoğu ve geri kalmış
Afrika ülkelerinde yaşanması ve bir türlü bitmemesi?..
Ya da; İsveç’te, Danimarka’da, Avusturalya’da, Ukrayna’da, Polonya’da insanların mezhep savaşlarına girmeyerek, kendi dindaşlarını acımasızca katletmemesi basit bir tesadüf mü?..
Kimse “Haçlı Savaşları”nı vs. örnek vermeye kalkışmasın, insanlığın Mars’ta yaşam aradığı “bilim çağı”ndan söz ediyoruz;
Ne yazık ki, bilimin din bağnazlığının gerisinde kaldığı coğrafyalarda, gericilik kavramı bir yandan molla-medrese hattında müritler yaratırken, diğer taraftan uyuşturulmuş kitleleri kendi yarattığı kurallar içinde yok etmeye devam ediyor...