Önce olayların yaşandığı alanlara, yani ortama iyice bakmak lazım; kısacası ahval ve şeraite odaklanmak şart!..
İşte asıl mesele; kim nerede, nasıl, hangi ortamda ve en çok da kime göre konuşuyor?..
O halde son sözü baştan yazmak lazım; Din bezirganlığı, "fetva" pervasızlığı ve her konuda ahkam kesme manevralarında, kelimenin tam anlamıyla takiyeci zırvalıklar boşu boşuna ya da bir rastlantı gibi sergilenmiyor bu ülkede...
Din sömürüsünün rantiye çarkında; televizyonlarda milyonlarca lira karşılığında Ramazan programı yapanlar nasıl inanç dünyasını sömürüyorlarsa, kendine tarikat-cemaat yaratma peşinde olanlar da akla ziyan kışkırtıcı söylemlerle mürit peşine düşerken, ne yazık ki hiçbir engelle karşılaşmıyorlar...
Velhasıl; sözde "din adamı" kılığındaki provokatörlerin her salonda, her mecrada, her ekranda ve her platformda ağzına geldiği gibi konuşabildiği bir gariplikler ülkesidir Türkiye...
İşte o Türkiye'de; kadına seri taciz vakaları ve tarikat-cemaat yurtlarında toplu tecavüz olayları yaşanırken, ilgili-yetkili bir güruh bunlara ısrarla sessiz kalıyorsa, bilin ki cesaret alınan bir dayanak, referans alınan zırvalıklar ve peşinden gidilen bir takiyeci-intikamcı anlayış da vardır ortalarda!..