Ahmet, Mehmet, Fida, Medine ve diğerleri...
Harran'ın uçsuz bucaksız topraklarının ortasında, tozu tozu toprağa katarak ilerleyen minibüsün camlarına başlarını yaslayan çocuklardan bazılarıydı...
Yalnızca yaşadıkları evleri değil, çocukluklarını da geride bırakarak, ırgatlığın sonu belirsiz yollarında, memleketlerinden çok uzaklara doğru giderken, gözleri işte arkada kalmıştı GAP'ın yoksul, çaresiz ve topraksız çocuklarının...
Urfa'da, sayıları (çocukları ile birlikte) 350 bine ulaşan ve "mevsimlik tarım işçileri" olarak nitelendirilen ırgatlar, yılın neredeyse 8 ayı, bazen Ege'ye, bazen Orta Anadolu'ya, bazen Çukurova'ya, bazen de Karadeniz Bölgesi'ne giderler ekmek kazanmak için...
Aslında teoride, çaresiz toprakların çocukları değildi onlar...